Türk Şiiri kendine Ergin Günçe’nin çok önemli, bir bilge ve usta şair olduğu gerçeğini itiraf edemiyor hâlâ.
Yeniden dönüyorum Ergin Günçe Şiiri’ne. Herkes de dönmeli derim. Acemi, çırak, olgun, usta… Şiiri yeni nasıl söyleyebilirim diye bir derdi olan herkesler… Dönerken yeniden şaşırıyorum bu şiire, yeniden şaşırıyorum duygumu ve aklımı karıştıran matematiğine, okurken, yeniden hayran kalıyorum şiirinde kelimelerin ekonomisine ve içim büyük bir saygıyla doluyor yeniden “Kişi, kendi ölüm törenine bizzat katılmalıdır! Diye bir mısra mırıldanan bu büyük devrimci şairin bilge şiirine karşı.
“Ortalama Bir Tacir İçin Kurnazca Öneriler” şiirinde derki,
“Peki ama, Doğa kadar geniş ve uygar
Peki ama, güleryüzlü bir fırıncıyı andıran
Bıyıkları soldan sağa kadar ipek
Tanrımız, hiç ticaret yapar mı?
Çağdaş sorulara geçmeli zaten şairler”
Karanlık günlerdir 1970’ler. „Hayat denilen kavgada çocuk adımlarla yürürken“ düşen gencölenler için “Güzlerin acemi sözleriyle” yazılmış ağıdı olur şiiri.
“Ortalık karışıktır
Yusuf’un ütüsüz bir gömleği bizde
Hüseyin yüzümde bir rüzgâr Hüzün kaldı
Deniz bir koyu ateşle tutuşup yandı işte”
Der ve maaşlı olmakla suçladığı ve “Özlemler, Rakılar ve Balıklar içindedir” dediği “Hele parklarda dolaşması ve avareliği / Bana büsbütün saçma geliyor / ve Çıkıyor kanım tepeme” diyerek eleştirdiği bütün o “Eski Şiir”in özenti tavrına, eski püskü söylemlerine yüz vermeden yeni şeyler söylemeyi seçer Türk Şiiri’nde ve “Bir Cellat” üzerinden “günün” sorularına geçer direkt böylece:
“Cellâdın arkasında kimler var?
Maaşını kaç kapıdan alır ve hangi para birimi?
Amerika’da kursu kaçıncı bitirmiş?
Dönerken buzdolabı ve otomobil getirmiş mi?
Gümrüğünü ödemiş mi bunların?”
“Yoksa bu celladın çift ödeneği mi var?
Niye olmasın bir bütçe oyunu bütün bunlar
Kızını kolejde mi okutur, keman dersi de aldırır mı?
Oğlu hayırsız mı çıkmış, esrar da mı kullanır?
İster misin karısı kaçmış olsun?
Çok mu dayak yemiş çocukluğunda?”
O günler, Sezai Karakoç “Kırık bir Verlaine var bu çocukta” der mesela Cemal’e, Ferit Öngören kitabı Gencölmek için “Ruh temizliğinin kitabıdır” der ve “Bir savaşçı gibi değil de, bütün hesaplarını vermiş eski bir uygarlık gibi konuşmaktadır” diyerek katılır onlara Cemal Süreya da.
“Ben Uzağa Giderken Dadal Uykuda Olacağı İçin“ şiirinde, babasının resmini nasıl çizeceğini oğlu Dadal’a ayrıntılı anlatırken yüzü için der ya Ergin Günçe, „melez Anadolu’nun en verimli / Kazı yapılacak bölgelerindendir“ diye. Uyarlarsak; evet tam da bu Ergin Günçe Şiiri. Hâlâ arkeoloğunu bekleyen melez Türk Şiiri’nin en verimli kazı yapılacak bölgelerindendir.
Bir “Soru sorma kafa tutma yangını”dır Ergin Günçe Türk Şiiri’nde. Bu kadar önemli, bu kadar usta bir şair nasıl bu kadar kenarda tutuldu, tutuluyor anlamıyorum hâlâ.
12 Kasım 2013
Ergin Günçe için yazmak, yazabilmek bir şiir ayrıcalığıdır
Ülkü Başsoy
şiiri yazan da şiir de ayrıcalıklı
Ferit İnal Lisesinden sınıf arkadaşım olan ali asker barut merhaba