Ferruh Tunç ile Adam Sanat’tan beri akrabayız. Bu dostluk, akrabalık yer altından akan bin yılların kar suları gibidir. Onun adı geçince iyi şair duygusu güzel baba duygusuyla karışır bende, onun adı geçince, içimde dün ölen güzel duygular bugün dirilir, insana, şiire, arkadaşlığa inancım yenilenir. Onun adı geçince „güzel günler yola çıkmış geliyor” olur. Adım geçince, gönlü arkadaş havasıyla sarmaşdolaş olur, adım geçince aklına şehrime hasretim düşer, Frankfurt düşer, 28 Mart 2011 Frankfurt akşamı düşer. O akşamın havaalanından gelirken Neu Isenburg girişinde yol kenarındaki açmış nergisleri düşer.
Bir de bir dilek kalbimin sesini duymuş gibi: “Keşke gelsen Türkiye’ye, yani kalsan.” Sevgili Ferruh senin de dediğin gibi: „Frankfurttaki akşam unutulmazdı. Bunca yıl serin uzaktan arkadaşlığımızı ısıttı. Tabii, 25 yıl görmediğin arkadaşın Osman‘ı (Çutsay’ı) bulmamız‚ ‘gümüş bir tüy dikti manzaraya‘”
Kimlerden mi olur Ferruh: Toprağın gizeminden, suyun belleğinden.
Kimlerden mi oluyorum: Ferruh’un şiirinden.
Ferruh…
Can’dır o…Yüreği güzel insandır.
Yılların ardından alıp-getirir koyarız bir günü,gülümseriz o günlere, alır gideriz yüreklerimizi bu günden yıllar öncesine, aynı sıcaklık yayılır adıyla yüzlerimize.
Kaç kez derseniz , kaç kişiyi derseniz , kaç zaman için derseniz eğer…sayılamayacak kadar çok kişi için…Sayılamayacak zamanlara yayılır elbet bu dostluk duygusunun insanı birden ısıtması…Kaç kez derseniz sevgili Ali Asker Barut…Sizin bir şiirinizle ” bin kez, bin kez , bin kez ” derim sesimle…Sesinize. her ikinizin şiirine , yüreğine sevgiyle.
Aykız…Ankara günlerinden bir anımsamadır , bir ses, bir türküdür o günlerde.
Şimdilerde heceleyen dizelerle bir ses olmaya çalışıyor şiirde. Emekliyor , emek veriyor, ağıtlar yakıyor o geçmiş yıllarda tanıdığı güzel insanlar yitip gittikçe… Aykız oluyor hecelerinde… Annesinden el aldığı bir ağıt geleneğiyle , gelenekten köz aldığı ağıt diliyle. Şimdilerde bir hakim, Gebze’de. Ünsal … hukuklu bir ‘MUHTAR’ın yeğenidir geçmiş yılları özleyen çoğu kişi için….Sevgiyle.